Aşk tıpkı su gibidir; su gibi halleri vardır.
Aşkın ilk hali, gaz hali gibidir; sıcak, uçuş uçuş, ele avuca sığmayan, tutkulu bir hal. Ama o ilk hal yatışmaz da olgun aşk gelmezse, saunada saatlerce durmak gibi boğucu olur, nefes alamazsınız. Aşkın gaz halinde karşı tarafta sizi tam ne çekiyor söyleyemezsiniz bile, içinde ne var müphemdir, kokusundan tahmin etmeye çalışırsınız ama tadından emin olamazsınız. Buhar gibi her yerinize yayılır, tüm benliğinizi kaplar.
Ne sıkıştırmaya gelir aşk, sıkışan gaz gibi patlayıverir. Ne gevşek bırakmaya, uçar gider. İlişkiyi dengede kılacak yakınlık ve bağlılık kurulmamıştır henüz.
Aşk biraz soğuduğunda aşkın su hali başlar
Aşkın su hali, su gibi ihtiyaçtır; güvenlidir (yüzmeyi bilene-güvenli bağlanana), destekler (sağlıklı tutar-ömrü uzatır). Gaz gibi değildir, moleküller birbirine bağlıdır. Su her ısıda buharlaşırken her ısıda da yoğunlaşır. Sağlıklı olan da su halinde olduğu gibi hem bağlı olmayı hem arada uzaklaşabilmeyi, birbirine yağmur olup dönebilmeyi, tutkuyu yaşatacak buharı hep tüttürmeyi ama birbirine olan sorumlulukları da unutmadan dengelenmeyi içerir.
Araya çok mesafe girerse veya sadece sorumluluklara odaklanılırsa, tutkuyu yaşatmak unutulursa ilişki soğur, donar. Aşkın buz halinde, bazen paylaşımlar sadece ebeveyn rolleri üzerinden gidebilir. İlişki bir alışkanlık, ev arkadaşlığı veya ortak çocuk projesi haline gelir. Çiftler yakın hissederler ve bağlıdırlar ama tutku kaybolur.