top of page

Emzirirken Antidepresan Kullanırsam Bebeğim Güvende Olur mu?



postpartum depresyonda emzirme ve ilaç kullanımı

Doğum sonrası dönemde psikiyatrik hastalıkların yaygınlığı göz önüne alındığında, önemli sayıda kadın emzirirken ruhsal olarak zorlanmakta ve tedaviye ihtiyaç duymaktadır. Ancak birçok emziren anne, ilaç kullanırken emzirmekle ilgili kaygı duyduğundan dolayı ya hiç psikiyatriye başvurmamakta ya da ilaçsız devam edemeyeceğine kanaat getirip bebeklerinin güvenliği için emzirmeyi sonlandırmaktadır. Halbuki anne sütünün bebeğe gelişimsel, immünolojik ve psikolojik faydaları nedeniyle önemi aşikardır ve birçok anne bu nedenle ya tedavi olamamakta ya da bebeğini korumak için bile olsa anne sütünden mahrum bırakmış olmakla ilgili suçluluk duymaktadır.


Doğum sonrası ruhsal sıkıntıları olan birçok kadın, ilaçların bebeğe zarar verebileceği endişesiyle tedavilerini ertelese de, çalışmalar ilaç kullanırken emzirilen bebekte yan etki riskinin düşük olduğunu göstermektedir.


Doğum sonrası depresyona giren annelerin çocuklarının depresyonda olmayan annelerin çocuklarına göre daha sinirli, çekingen, daha az yüz mimiği kullanan, daha az konuşan çocuklar oldukları, daha sık davranış problemi gösterdikleri, agresyon ve öfke nöbetleri, dikkat, konsantrasyon, bellek, planlama gibi bilişsel işlevlerinin daha zayıf olduğu, daha sık DEHB tanısı aldıkları, uyku problemleri yaşadıkları gözlenmiştir.


Emzirmenin birçok faydası göz önüne alındığında, annelerin doğru bilgilendirilmesi ile psikiyatrik ilaç kullanan bazı anneler bebeklerini emzirmek isteyebilir. Bu kararı verirken çeşitli değişkenler göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlar arasında anne sütü yoluyla bebeğin ilaca maruz kalmasının bilinen ve bilinmeyen riskleri, annede tedavi edilmemiş hastalığın etkileri ve emzirmenin faydaları ve annenin tercihleri yer almaktadır. Emzirmenin bebekler ve anneler için sağlık açısından faydaları kanıtlanmıştır.


Sayısız çalışmalar ile, bebeğin ilaca maruziyetini daha doğru bir şekilde değerlendirmek için, emziren annelerin anne sütündeki psikiyatrik ilaçların ve onlara ait metabolitlerin miktarları ve direkt bebekteki serum ilaç seviyeleri ölçülmüştür. Mevcut verilerden, antidepresanlar, antipsikotik ajanlar, duygudurum dengeleyiciler ve benzodiazepinler dahil olmak üzere sadece psikiyatrik değil tüm tıbbi ilaçların anne sütüne salgılandığı görülmektedir.


Bununla birlikte, bu ilaçların anne sütündeki konsantrasyonları önemli ölçüde değişmektedir. Bir bebeğin maruz kaldığı ilaç miktarı çeşitli faktörlere bağlıdır:

  • Kullanılan ilaca ilişkin faktörler

  • Annenin kullandığı ilaç dozu

  • Annenin ne sıklıkta ilaç kullandığı

  • Bebeğin besleme sıklığı

  • Annenin ilaç metabolizma hızı

  • Bebeğin zamanında doğup doğmadığı


İlaç alırken emzirme kararı, bebeğin prematüre olması veya tıbbi komplikasyonları olması durumunda daha karmaşıktır. Emzirilen bebeğin toksisite yaşama ihtimali sadece alınan ilaç miktarına değil, aynı zamanda alınan herhangi bir ilacın ne kadar iyi metabolize edildiğine de bağlıdır. Psikiyatrik ilaçların çoğu karaciğer tarafından metabolize edilir. Doğumdan sonra ilk birkaç haftada, zamanında doğan bir bebeğin karaciğeri yetişkin kapasitesinin yaklaşık üçte biri ila beşte biri kadardır. Sonraki birkaç ay içinde, karaciğerin metabolizma kapasitesi önemli ölçüde artar ve hatta yaklaşık 2 ila 3 aylıkken yetişkinlerin kapasitesini bile aşar. Dolayısıyla özellikle ilk 3 ayını atlatmış bir bebeğin annesinin tedavisini ertelemesi gereksiz olabilir. Uygun ilaç seçimi ile anne sorunsuz emzirmeye devam edebilir. Elbet Bipolar bozukluk gibi duygudurum dengeliyicilerin kullanılmasının gerekebileceği hastalıklarda, süte geçme ve toksik olma ihtimali yüksek ilaçlar kullanılması gerekiyorsa emzirmenin sonlandırılması düşünülmelidir. Ancak doğum sonrası birçok hastalık, emzirme açısından güvenli ilaçlar ile yönetilebilmektedir.


Ancak prematüre bebeklerde veya hepatik metabolizma bozukluğu belirtileri (örn. hiperbilirubinemi) olan bebeklerin annelerinde kar zarar doğrultusunda ilaç kullanılması gerekiyorsa, emzirme genellikle ertelenir. Çünkü bu bebekler ilaçları daha az metabolize edebilir ve ilaca bağlı yan etkilerle karşılaşma olasılıkları daha yüksek olabilir.



Emzirirken Depresyonda Tedavi Yönetimi:


Toplumda psikiyatriste gidersen hemen ilaç verir kanısının aksine, depresyonun hafifse, psikiyatristler ilk seçenek olarak hastanın da öncelikleri ve istekleri göze alarak konuşma terapisi olan psikoterapiyi önerebilirler. Sorunlar kronikleşmeden başvurulduğunda hafif derecede bir depresyonu, ilaç tedavisi olmadan sadece psikoterapi ile çözmek mümkün olabilir. Araştırmalar tedavi sonlandıktan uzun süre sonra bile kişilerin halen psikoterapide kazandıklarından fayda görmeye devam ettiklerini göstermektedir.


;Orta ve ağır şiddette depresyonda da terapi ile devam edilebilir ancak terapinin haftada bir veya 2 kez sıklıkta olması önem arz etmektedir. Çalışmalar hangi terapi tercih edilirse edilsin, terapiye yanıttaki en önemli belirleyicinin terapi seanslarının sıklığı olduğunu göstermektedir. Yeni doğum yapan bir annenin online bile olsa haftada bir veya iki kez düzenli bir terapiye devam etmesi zor olabilir. Kaldı ki orta ve ağır depresyonda kişinin bilişsel faaliyetleri ve problem çözme yeteneği yavaşladığı için kişinin terapiye verdiği yanıt da yavaşlatabilir. Terapinin etkin ilerleyebilmesi ve işe yarayabilmesi için antidepresan kullanımı gerekmektedir; hele de doğum sonrası depresyon gibi bir hastalıkta anne-bebek bağlanması açısından zamanla yarıştığımız düşünülürse. Bu durumda psikoterapi ile birlikte depresyon tedavisi için öncelike antidepresanlar, durumun şiddetine göre bazen anksiyolitikler önerilir.



Antidepresanlar;


Antidepresanların genel olarak, klinik olarak gerekli görüldüğünde emzirme döneminde kullanımının nispeten güvenli olduğu düşünülmektedir ve özellikle SSRI'lar emzirme döneminde en iyi çalışılmış ilaç sınıflarından biridir. Antidepresanlar ve emzirme konusunda oldukça ayrıntılı ve kapsamlı incelemeler yayınlanmıştır.


Emzirme döneminde çeşitli antidepresan ilaçların kullanımına ilişkin elimizde oldukça fazla veri bulunmaktadır. Emzirme döneminde trisiklik antidepresanlar (TCA'lar), fluoksetin, paroksetin ve sertralin kullanımına ilişkin mevcut veriler cesaret vericidir ve emzirilen bebeğin maruz kaldığı ilaç miktarının çok düşük veya tespit edilemeyen seviyelerde olduğu tespit edilmiştir. Ek olarak çalışmalar anne sütündeki antidepresanlara bağlı önemli komplikasyonların nadir görüldüğünü göstermektedir. Yakın tarihli bir çalışmada, anne sütünde ilaca maruz kalmanın bebeklerde serotonin (5-HT) geri alımını klinik olarak önemli derecede etkilenmediğini göstermektedir.


doğum sonrası psikiyatrik rahatsızlıklarda ilaç kullanımı ve güvenli emzirme

Diğer antidepresanlar hakkında daha az bilgi bulunmasına rağmen, bu ilaçlara maruz kalmaya bağlı ciddi yan etkiler bildirilmemiştir. Anne sütünde antidepresanlara maruz kalan bebeklerde gerginlik, sinirlilik, aşırı ağlama, uyku bozukluğu ve beslenme sorunları dahil olmak üzere az sayıda, önemli olmayan ve geçici yan etkiler bildirilmiştir. Daha da önemlisi, birçok vakada bu olaylar ile ilaca maruz kalma arasında nedensel bir bağlantı kurmak mümkün olmamıştır.


Anne tarafından alınan tüm ilaçlar anne sütüne salgılanır ve belirli antidepresanların emzirilen bebek için önemli riskler oluşturduğunu gösteren hiçbir kanıt yoktur.





Anksiyolitikler (Yeşil Reçeteli Kaygı Giderici İlaçlar);


Doğum sonrası dönemde anksiyete semptomlarının yaygınlığı düşünüldüğünde ve antidepresanların etkilerinin hemen kullanılır kullanılmaz görülmediği de göz önüne alındığında anksiyolitik ilaçlar yeni doğum yapan annelerde sıklıkla kullanılmaktadır. Benzodiazepinlerin kullanımına ilişkin mevcut veriler, emzirilen bebeğin maruz kaldığı ilaç miktarlarının düşük olduğunu göstermektedir. Emziren bebeklerde sedasyon (uykuya meyil), yetersiz beslenme ve solunum sıkıntısına ilişkin tekil vaka raporları yayınlanmıştır. Ancak tüm veriler bir araya getirildiğinde, anne sütünde benzodiazepinlere maruz kalan bebeklerde nispeten düşük yan etki insidansına işaret etmektedir. Kaygı nedenli çoğu annenin sütünün azaldığını hatta kesildiğini de katarsak, bebeğin anne sütünden mahrum kalmasındansa, doktor kontrolünde kar zarar dengesinin iyi değerlendirildiği bir çerçevede anksiyolitiklerin kısa süreli ve düşük dozda kullanılarak emzirmeye devam edilmesi iyi opsiyon olabilir.


(Doğum sonrası depresyonda mucizeyi vaad eden yepyeni bir tedavi söz konusu; yeni ilaç Zuranolon hakkında blog yazım için https://www.draycacan.com/post/dogum-sonrasi-depresyonda-mucize-ilac)


Hastalık yoktur, hasta vardır. Her bir vaka için, tedavi seçenekleri annenin tedavi edilmemiş ruhsal hastalığının anne ve bebeği için riskleri, ilaca maruziyetin bebek için bilinen ve bilinmeyen riskleri ve annenin emzirme isteği ile dengelenmelidir. Psikiyatristiniz tüm bunları gözeterek, sizin için rahatsızlığınızın tedavisine uygun ve emzirme döneminde güvenli olduğu klinik çalışmalarla desteklenen bir antidepresan, gerekirse anksiyolitik seçecek ve elbet psikoterapi ile kombine edecektir. Aklınızdaki tüm soru işaretlerini giderinceye kadar doktorunuz ile konuşmanız, psikiyatrik ilaçların güvenliğine ilişkin gerekirse pediatristiniz ile konsültasyonlar, emzirmenin anne ve bebek için bilinen faydalarının ve anne sütünde ilaçlara maruz kalma olasılığının tartışılması önemlidir.


Doğum sonrası sıkıntılarınızın en güzel günlerinizi gölgelendirmesine izin vermeyin, bir psikiyatriste başvurun. Merak etmeyin, bizim de önceliğimiz bebeğiniz ancak sizi es geçmeden unutmadan. Mümkünse ilaçsız, duruma göre gerek bireysel psikoterapi gerek çift terapisi ile sürecin yürütülmesi ilk tercihimiz. Ancak ilaçlar da kabusumuz değil, güneşli günlerin habercisi olabilir. Güzel anlar ve hatırlar biriktirin taze annelerim, kocaman sevgilerimle.

emzirirken psikiyatrik ilaçlar bebeğim için güvenli mi

bottom of page