top of page

Erkekler Sustuğunda

  • Yazarın fotoğrafı: Dr. Ayça Can Uz
    Dr. Ayça Can Uz
  • 18 Mar
  • 2 dakikada okunur

erkekler susarsa, stres yönetimi

Genellikle erkekler sustuğunda bir sorunları var demektir. Onları stresli hissettirecek problemler varlığında eğer hali hazırda çözümleri yok ise, bir çözüm bulabilmek, bulamıyorsa kafasını dağıtabilmek ya da en basitinden çözüm henüz yok ise yüksek sesle söylememek için sessizleşirler ve kendilerini konuşmadan/düşünmeden yapabilecekleri aktivitelere verirler. Yani erkekler stres ile sıklıkla sesizleşir ve iletişime kapanırlar. Kaçınma aktiviteleri ya da Şema Terapi dilinde kopuk korungan mod diyebileceğimiz bu aktiviteler TV izlemek, maç seyretmek, sosyal medyada gezinmek, bilgisayar oyunu oynamak gibi eylemlerdir. Eğer bir çözüm önerisi gelmeyecekse konuyu konuşmanın gereksiz hatta daha sinir bozucu olduğunu düşünme eğiliminde olabilirler. Çözüm önerisi gelebilecekse bile konuşmanın içinde, erkekler çoğunlukla karşı taraftan özellikle de karşı cinsten çözüm önerisi almayı pek sevmeyebilirler. Bu onları güçsüz hissettirebilir çünkü çoğunlukla erkeklerin yetiştirilmesi, erkeklik eşittir güçlü görünme ilkesine dayanır.

Kadınlar erkeğin suskunluğunu, durgunluğunu sıklıkla yanlış anlarlar. "Benimle paylaşmak istemiyor, benim fikirlerimi önemsiz buluyor, benimle vakit geçirmek istemiyor..." şeklinde değerlendirebilirler. Partnerlerden erkek olan sessizleştiğinde, kadının endişelenmesi doğaldır. Çünkü genellikle kadınlar ancak söyleyecekleri şeyler karşı tarafı inciteceğinde, karşı tarafı cezalandırmak istediğinde, sorun olduğunun anlaşılmasını istediğinde (ki sorulsun sorun ne diye, anlatabilsinler kendiliğinden konuyu açamıyorlarsa) veya karşısındakine güvenmeyip ilişkilerini kesmek istediklerinde susup kendilerini çekerler. Karşı tarafı kendileri gibi düşünen kadınlar konuştukça rahatlayacaklarını düşündükleri erkekleri sıkıştırmaya başlar. Bir de üzerine aslen rahatlamak üzere yalnız yapılan aktiviteleri, birlikte vakit geçirmeyi istememek olarak algılayıp suçlamaya geçerlerse, erkekler kontrol etmeye çalıştıkları baskıladıkları tüm olumsuz duyguları yanardağ gibi kusabilir.


Kadınlar ise bir sorunları olduğunda aynı şekilde bir çözüm bulabilmek, bulamıyorsa kafasını dağıtabilmek ya da çözüm henüz yok ise yüksek sesle söyleyerek karşı taraftan duygusal destek alabilmek için sıklıkla dışa dönerler ve yakınlarıyla sorunlarını konuşurlar. Konuyu salt karşı tarafa anlatırken bile fikir jimnastiği yaptıklarını, karşı taraftan farklı bir bakış açısı ya da çözüm alabileceklerini düşünürler. Erkeklerden farklı olarak çözüm bulamadığını, güçsüz hissettiğini itiraf etmek onlar için korkutucu değildir çünkü ağlamaları hep sevgi ve kabulle karşılanmıştır.


Dinleyici bir kadın ise önerdiği çözüm kabullenilmese bile çözümsüzlük durumunda hemen gereken duygusal desteği verecek, anlatıcının güçlü yanlarını hatırlatacaktır. Ancak söz konusu bir erkek olduğunda, bir konu bir dert konuşuluyorsa bunun tek anlamı olabilir 'ondan çözüm istenmektedir'. Önerdiği çözüm kabullenilmiyorsa üzerine yapılacak bir şey yoktur, duygu göstermek uygunsuz (güçsüzlük) ve gereksizdir. Hatta önerdiği çözümün kabul edilmemesi kendinin de kabul edilmemesi, beğenilmemesi anlamına gelebilir; bir erkek olarak güçsüz, yetersiz hissedebilir, en nihayetinde eşinin sorununa çözüm bulamamıştır. Ancak bu çoğunlukla kadınların istediği tarzda bir destek olmaz. Beklediği desteği görmeyen kadın partner büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilir ve karşı tarafı dinlememek (aslında duygularını dile getirmesine izin verilmemesidir) ve önemsememek ile suçlayabilir. Artık yeni bir derdi daha vardır.

Tabiki bunun tersi olan (sorunlar varlığında erkek dışa dönük, kadın içe dönük) çiftler de olabilir. Önemli olan karşı tarafın sorunla baş etme mekanizmalarını fark edip var olan soruna bir de ilişki sorunu eklememektir. Her iki tarafta karşı tarafın ihtiyaçlarını anlamalı, elinden geldiğince karşı tarafın beklentisine uygun destek olabilmelidir.



Bu site hizmetlerimiz hakkında bilgi vermek  ve  toplumu bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır; sağlık hizmeti vermemektedir. Hastalıklarla ilgili, teşhis ve tedavi amaçlı kullanılamaz. Tanı ve tedavilerin mutlaka bir hekim tarafından yapılması gerekmektedir. Site içeriğinin bir şekilde tanı ve tedavi amacıyla kullanımından doğacak sorumluluk ziyaretçiye aittir. 

Sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Ayça Can Uz' a aittir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz.

 

GİZLİLİK POLİTİKAMIZ

bottom of page