''Hamileyim, çirkin hissediyorum''
Beden algısı, bebeklik döneminden itibaren gelişmeye başlayan, özellikle ergenlik döneminde önem kazanan, yaşam boyu gelişen ve değişen, bireyin kendi bedeni ile ilgili bilinçli ve bilinçsiz duygu, düşünce ve algılarını içeren bir kavramdır.
Kadınlarda beden algısı; ergenlik, gebelik, gebelik sonrası, menapoz gibi yaşamın farklı dönemlerinde yapısal, fonksiyonel, hormonal ve görünüşsel bazı değişikliklere bağlı değişim gösterebilir. Gebelik, bedensel tüm bu değişimlere ek olarak, psikolojik ve duygusal değişimlerin de yaşandığı, kadının kendini farklı algılayabildiği bir dönemdir. Gebelik döneminde bedenin farklı algılanması gebelerin beden ve ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir, gebeliğin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini engelleyebilir.
Beden algısı, bireyin bedeninin gerçekte nasıl olduğu, nasıl olmasını hayal ettiği ve bu isteğe bağlı olarak bedenini değiştirme çabaları ile birlikte yaşanan olumlu ve olumsuz deneyimlerin birleşiminden oluşmaktadır. Gebelik, doyum, neşe, olgunluk, mutluluk ve kendini gerçekleştirme kaynağı olarak kabul edildiği gibi; endişe, duygusal yüklenme ve kaygılı bekleyiş de yaratabilir. Gebeliğe uyum süreci her kadının geçmiş yaşam deneyimlerine göre farklılık gösterir (her trimesterda gebelikte gözlenen ruhsal değişiklikler için..). Anne karnında bebeğin varlığı, gebeliğe özgü fizyolojik değişiklikler, aile ve sosyal yaşamda meydana gelen farklılıklar, bu süreçteki psikososyal tepki ve beden algılarının kaynağını oluşturur.
Gebelikte fiziksel görünüşteki değişimler, kilo artışı, ciltteki değişiklikler, hamileliğin zor geçiriliyor olması, yaşanan olası sağlık sorunları, gebenin kendini şişman ve daha az çekici hissetmesine ve sonuç olarak beden imajını olumsuz yönde etkileyebilir. Gebenin beden algısındaki değişimleri, kendine olan güvenini etkileyebilir ve benlik saygısında düşmeye neden olabilir.
Gebelikte kilo alımı ve beden algısı üzerine yapılan bir çalışmada, gebelerin %92,8’i isteyerek gebe kalmış olsa da, gebelerin yarıya yakınının mevcut kilolarından memnun iken, diğer yarısının aldıkları kilolardan olumsuz etkilendikleri ve beden imajı algılarının bu nedenle olumsuz olduğu gözlenmiştir. Gebelik süresince %27,8’i gereksiniminden daha fazla kilo aldığı, %35,9’unun ise gerekenden daha az kilo aldığı tespit edilmiştir.
Yani planladığından veya hayal ettiğinden ya da doktorunun önerdiğinden daha fazla kilo alan gebeler, bedenlerini daha az kadınsı bulmaya, kendilerini beğenmemeye, çekici bulamamaya daha eğilimli olmaktadırlar. Çeşitli sağlık nedenleri ya da hamilelikte gözlenen bulantı nedeniyle istedikleri kadar kilo alamayan gebelerin bir kısmı çocuk için endişelenebilir, kendini yetersiz hissedebilir. Kilo almayan bir kısım anne ise aslen beden algılarını korumak adına gerekli olan kilo alımından kaçınıyor olabilirler, ki bu da çocuğuna karşı bastırılmış ya da farkında olunan içsel bir suçluluk duygusunu da doğurabilir.
Gebelikteki beden algısı, gebeliğin isteyerek olup olmaması ve sosyal desteğin varlığından etkilenmektedir. Ancak çalışmalarda, gebelikleri süresince aile ve çevresinden yüksek oranda destek aldıklarını belirtmelerine ve çoğunluğunun isteyerek gebe kalmasına rağmen, trimestır arttıkça (özellikle 3.trimesterde) gebelerin hem beden algılarının hem de kendilerini cinsel olarak çekici bulmalarının ve cinsel yaşamlarından memnuniyetlerinin olumsuz yönde etkilendiği izlenmiştir. Olumlu beden imajı cinsellikten memnuniyeti de etkilemektedir.
Çalışmalara göre gebelik öncesinde sağlıklı ve olumlu bir beden algısına sahip olan gebeler bile, üçüncü trimestıre geldiklerinde beden algıları dana önceki dönemlere göre daha olumsuz yönde etkilenmektedir.
Eğitim düzeyi yüksek olan ve çalışan annelerin beden algısının daha olumlu olduğu da belirlenmiştir. Başka bir araştırmada ise, gebelik sayısı ile beden algıları arasında negatif bir ilişki olduğu, yani önceki gebelik sayısı arttıkça gebelerin beden algılarının daha düşük olduğu saptanmıştır. Öz saygının düşük, gebeliğe özgü endişelerin yüksek düzeyde olması, beden imajından memnuniyetsizlik için risk faktörleridir. Bunların yanı sıra, düşük uyku kalitesi, düşük fiziksel aktivite düzeyi, bozuk yeme davranışı, yüksek vücut kitle endeksi ve kilo alımının fazla olması önemli belirleyicilerdir.
Özellikle çocukluk ve ergenlik yıllarımda rutinin bir parçası olarak zorunlu yediğim, yeme zevki diye bir konseptin hiç olmadığı, sadece aç hissetmemek ve beden bulgularımı takip etmek üzerine bir ilişkim oldu yemekle. Üniversitede yakın arkadaşlarım güneydoğu bölgesinden olmasalardı da bu böyle giderdi belki. Yemek ve haz konsepti ile onlar sayesinde tanıştım, ama bu tanışıklık beni kot içine zayıf görünmemek adına tayt giymekten kurtardı ancak :)
Taaa ki gebeliğime kadar. Bir anda sevgilime "Paylaşalım mı" diye sorduğum tüm ana yemekler ve tatlılar, yerini "Herkes kendisine bir porsiyon söylesin, hatta ortaya da bir çeşit söyleyelim"e bıraktı. İlk 6 ayda kendimi 20kg almış buldum ve gebelik diyabeti olduğumu öğrendim. Ancak gebelik diyabeti ile ilgili endişelenmemin dışında, göbeğim ve kilom ile ilgili gelen yorumlar da benim duygu durumumu epey salladı. Özellikle ikinci trimesterda diyabet ile gelen oldukça hızlı kilo alımıma, gören herkesin "Göbeğin her gördüğümde büyüyor" "Kocaman olmuşsun" "Baya büyümüşsün" gibi yorumları ile, yemeğin verdiği mutluluğum düştü, kendimi beğenmez, iri bulur oldum. Halbuki birçok gün kendimi güzel bulmama, kilonun yüzüme yakıştığını düşünmeme, saçlarımda olan değişiklikten memnun olmama rağmen, gelen yorumlar iyi niyetli ve çocuğun gelişimine övgü şeklinde de olsa, özgüvenimi ve beden algımı yaralar hale geldi. Oldukça sorunsuz geçen bir hamilelik ve diyabet dışında hiçbir sağlık sorunu yaşamama rağmen, 3.cü trimesterde hamileliğimden keyif alamaz hale geldim. Pek tabi bunda sadece yorumlar etkili diyemem; ilaç kullanmamak ve bebeğimi sağlıklı doğurabilmek için 3. trimesterde neredeyse hiç kilo almadım, önceki 20 kg'dan oğlum sağlıklı bir şekide gelişimini tamamlayabildi ve diyabetik gebeliğe özgü büyük doğum kilosu yerine normal bir kiloda doğabildi; ancak ben de bunu sağlayabilmek adına endişelendim ve zorlandım. Yine de bu dönemde en azından bir yandan beden imajımla uğraşmamayı tercih ederdim.
Hamile ya da değil, kimsenin dış görünüşü ile ilgili, "kilo almışsın", "kilo vermişsin, "fazlan var", "zayıfsın" veya "kilon şöyle olunca güzel olmuş" gibi bir yorumda lütfen bulunmayın.
Olumlu bir geri bildirimde bulunmak istiyorsanız "bugün çok güzelsin" demeniz yeterli, olumsuzu sorulmadıkça söylemeyin. Karşınızdaki kişinin bedeninin sınırlarına girmeyin. Hele de hamile bir kadın gördüğünüzde, ona sadece ne kadar güzel göründüğünü söyleyin. Hamilelik duygusal olarak zaten çalkantılı bir dönem, bir de siz sallamayın. Ne kadar büyüdüğünü söylemek sadece 6 yaş altındaki kişiler için bir iltifat olabilir, bunu unutmayın.