7 Ağustos 1962 sabahı şok bir olayla dünya sarsıldı. Tüm zamanların belki de en ünlü oyuncusu Marilyn Monroe banyosunda ölü bulundu. Medya, kısa süre sonra bu olayın intihar olduğunu doğruladı. Takip eden aylarda 303 genç salgın şeklinde intihar etti.
Sosyolog David Phillips çalışmasında, ünlü birinin intiharı hakkında New York Times’ta yayınlanan her yazının ardından, ertesi ay intihar oranının %12 arttığını buldu. İntiharın yarattığı taklit edilme ve yayılma etkisini tanımlamak için "Werther etkisi" terimini kullandı. Bu ismi, Alman yazar Wolfgang Von Goethe tarafından yazılan “Genç Werther'in Acıları” adlı romandan esinlenmiş.
Romanda da, baş kahraman en sonunda aşkı uğruna intihar eder. Romanın yayınlanmasının ardından 40 kişinin Werther gibi intihar etmesinin üzerine, İtalya ve Danimarka gibi bazı ülkelerde kitap yasaklanmış.
Günümüzde Werther etkisi ağırlıklı sosyal medya üzerinden görülüyor. Çalışmalar sosyal medyanın werther etkisinin klasik medyaya göre daha kuvvetli olduğunu gösteriyor. Üstelik sosyal medyanın klasik medyaya görev denetimi daha zayıf. Haberi yayınlayan tek bir kurum yok, denetleyeni şikayet olmazsa yok. Ünlü birinin intihar haberinin altına yüzlerce yorum yazılabiliyor ve bunun Werther etkisini arttırdığı düşünülüyor. O yüzden kopya intiharların tetiklenmemesi için hepimize görev düşüyor. İntihar üzerine elbet konuşmalıyız, konuşulmalı. Ancak nasıl konuşmamız gerektiği konusu daha önemli.
İntihardan bahsederken yöntem veya yer belirtmemek, dramatize etmemek, intiharı öyküleştirmemek, intiharı sempatik veya bir amaca hizmet ediyor gibi göstermemek, sansasyonel bir dil kullanmamak, intihara ait görsel paylaşmamak önemli. İntiharın başarılısı olmaz, kullandığımız kelimelere dikkat etmeli, intiharı yüceltmemeliyiz. Sanki intiharın tek bir nedeni varmış gibi göstermemeliyiz. Yardım aramayı teşvik eden ve yol gösteren bilgiler mutlaka intihardan bahsederken paylaşılmalı. Yazınızı okuyan kişi bir başka intihar düşüncesine sahip olan biri olabilir.
Ruhsal hastalıklar birçok faktörün etkisiyle gelişir. İntihar'ın da tek bir nedeni yoktur. Depresyon, işsizlik, maddi sorunlar, kişilerarası çatışmalar, alkol kullanımı gibi birden çok neden sıklıkla etkendir ama en nihayetinde çaresiz olmak ve yaşamak için neden bulamamak ile tetiklenir. Maddiyat dışında tüm bahsi geçen konular psikiyatrinin konusudur ve tedavisi/terapisi mümkün olan etkenlerdir. Dayanıklılık olduğu sürece de maddi sıkıntılar ile de baş edilebilir.
İntihar önlenebilir bir sağlık sorunudur. İyileşmek, iyi hissetmek, yeniden ümit beslemek mümkündür. Ruh sağlığı hizmetleri, korucu hekimlik de dahil olmak üzere, devletin sağlaması gereken temel bir hizmettir.