Ruhsal Hastalıklar Farkındalık Haftası ve Dünya Ruh Sağlığı Günü için bu yılki temamız "İş Yerinde Ruh Sağlığım"
İnsanların aktif ömürlerinin önemli bir kısmını geçirdikleri işyerlerinin ruh sağlığı açısından güvenilir olması son derece önemlidir. Maalesef ülkemizde ekonomik küçülme nedenli sık işten çıkarılmalar, ayrımcılık, ekonomik zorluklar, çocuk işçiliği sorunu, sağlık güvencesi olmadan kaçak çalıştırılma, iş yeri güvenliğinin olmaması ve temel insan haklarından mahrum kalma gibi insanca yaşamaya, çalışmaya ve psikolojik açıdan sağlıklı olmaya engel sorunlarla karşı karşıyayız.
Ancak son yıllarda yaşadıklarımız, iş yeri güvenliğini başka bir noktaya taşıdı. Eskiden sağlıkta iş güvenliği için eldiven takmak, enjektör yaralanmalarına karşı atık kovası kullanmak vb akla gelirken, artık hastane girişlerinde metal direktörlerinin konulmasını
konuşur olduk. Maalesef hastanelerde birçok sağlık çalışanı ve eğitim kurumlarında öğretmenlerimiz şiddete uğradı hatta hayatlarını kaybetti. İyilik hali ancak güvenli iş ortamın varlığı ile mümkün olabilir.
En iyi iş yerlerinde bile kişisel ruh sağlığı bazen üretkenlik uğruna arka plana atılabilir. İş yerleri, çalışanların sağlıklı ortamda çalışma, sağlığa ulaşma ve sosyal temas haklarının güvence altına alındığı koşullar oluşturmak zorundadır. Bu ihtiyaçların karşılanmaması,
meslek ortamında stres ve tükenme; depresyon, kaygı bozuklukları, kalp damar hastalıkları gibi birçok sağlık sorununa neden olmakta, yaşamı tehdit etmektedir.
İşyerinde tükenmişlik, başarılı bir şekilde yönetilemeyen kronik işyeri stresinden kaynaklanan meslekle ilgili bir sendromdur. Devam eden duygusal tükenme, psikolojik mesafe veya olumsuzluk ve verimsizlik duygularını içerir; bunların hepsi işle ilgili stres faktörlerinin, iş molaları, hafta sonları ve izinler ile mümkün olan normal dinlenme ile etkili bir şekilde yönetilemediği bir duruma eklenir. Çalışanların %52'si geçen yıl iş nedeniyle tükenmişlik hissettiğini ve %37'si işlerini yapmayı zorlaştıracak kadar bunalmış hissettiğini bildirmiştir (APA).
Günümüz işyerlerinde tükenmişliğin birçok potansiyel nedeni vardır: aşırı iş yükü, düşük destek seviyesi, işyeri meseleleri üzerinde çok az söz veya kontrol sahibi olmak, kişinin çabalarının takdir edilmemesi veya ödüllendirilmemesi ve kişiler arası zehirli ve adaletsiz çalışma ortamları. Bunlara bir de olası bir ekonomik durgunluğa ilişkin belirsizliğin sürekli uğultusu eklendiğinde, tükenmişliğin pek çok işyerinde artıyor olması hiç de şaşırtıcı değildir.
Araştırmalara göre, gerçek bir işyeri tükenmişliği yaşayan çalışanların: %57 oranında artan hastalık nedeniyle iki haftadan fazla işe gelmeme riski (Borritz ve ark., 2010) Depresif bozukluk geliştirme riskinde %180 artış (Ahola ve ark., 2005) %84 oranında artmış Tip 2 diyabet riski (Melamed ve ark., 2006) %40 oranında artmış hipertansiyon riski (von Känel ve ark., 2020)
Ayrıca, işyeri tükenmişliği kısa süreli hafızayı, dikkati ve günlük iş faaliyetleri için gerekli olan diğer bilişsel süreçleri bozabilir. Çalışanlar tükenmişlik yaşadığında verimlilikleri düşer, daha az yaratıcı olurlar ve hata yapma olasılıkları artar. Bu durum bir kuruluşun geneline yayılırsa, üretkenlik, hizmet kalitesi ve kârlılık üzerinde ciddi bir olumsuz etki yaratabilir.
Basit işyeri düzenlemeleri çalışanların işlerini verimli şekilde yapmalarına yardımcı olabilir. Üstelik pek çoğu düşük maliyetli, hatta ücretsizdir; sadece biraz zaman ve özenli bir planlama gerektirir. Ayrıca, sadece çalışanlar için değil, iş veren için de faydalıdırlar. Çalışanların iş görevlerini yerine getirmelerini veya bir engellilik veya tıbbi izinden sonra işe dönmelerini kolaylaştırarak verimlilik kaybından kaynaklanan maliyetleri azaltmaya yardımcı olabilir.
Online bir iş arama sitesinde yapılan bir anket çalışmasında, iş arayanların %48'ı bir ruhsal hastalığı olduğunu, %49';u ise nöroçeşitliliğe sahip olduğunu belirtmiş. APA'ya göre tam zamanlı çalışanların üçte biri son bir yılda ruh sağlıklarının iş nedeniyle kötüleştiğini söylemektedir. Ruh sağlığı sorunları olan tüm çalışanların desteğe ihtiyacı olmayabilir, ancak olanlar için sürecin kişiselleştirilmiş ve işbirliğine dayalı olması gerektiğini unutmamak önemlidir. Bu destek bireyin kendine özgü güçlü yönlerini, çalışma ortamını ve iş görevlerini yansıtması gerektiğinden, bu konu ile ilgili her bir çalışanın kendi görüş ve önerilerini almak önemlidir. Çalışanların hangi ruh sağlığı desteklerine ve avantajlarına
erişebildiği sık sık duyurulmalıdır. 10 çalışandan 9'u işveren tarafından desteklenen ruh sağlığı bakımı kapsamının olumlu ve işyeri kültürü yaratmak için önemli olduğunu söylemektedir.
Çalışanları desteklemeye başlamak için bazı yararlı stratejiler şunlardır:
Self servis çözümler için ruh sağlığı platformları sunmak
Bu konuda konuşabilmeyi kolaylaştırmak için mentorluk sistemini oturtmak
Çalışanların nasıl olduklarını düzenli olarak kontrol etmek
Ek veya özelleştirilmiş işyeri ruh sağlığı eğitim materyallerini teşvik etmek
Ruh sağlığı farkındalığı konusunda eğitim oturumları ve kaynaklar sağlamak
Çalışanların iş yüklerini takip etmek ve izinlerden kullanmalarını teşvik etmek
Yoğun iş yerleri için gürültü önleyici kulaklıklar, odaklanma süresi için sessiz alanlara erişim sağlamak
Tüm toplantılardan önce gündem belirlemeyi teşvik etmek
Sanal toplantılar için altyazı kullanmak
Tahminlere göre halihazırda işyerinde çalışanların %20-30';unun bir engeli olmasına rağmen yalnızca %3-5';i bir engeli olduğunu açıklamakta ve/veya engeliyle ilgili bir düzenleme talep etmektedir. Kişiselleştirilmiş düzenlemelerden faydalanarak işlerinin nerede, ne zaman ve nasıl yapılacağına dair seçeneklere sahip olmak, çalışanların yüzde yüzünün işyerinde daha fazla verimli çalışmasını sağlayabilir.
Zihinsel refahın önceliklendirildiği bir ortam teşvik edilmelidir. Yöneticiler kendileri konuşmayı başlatarak, ruh sağlığı desteğinin kullanımını teşvik edebilirler. Kişisel hikayeleri paylaşmak, stresli zamanları kabul etmek veya toplantılar sırasında "Size nasıl destek olabilirim?" veya "Şu anda ne tür bir destek yardımcı olabilir?" gibi ifadeler kullanarak mini kontroller yapmak harika seçeneklerdir. NAMI'nin (Ulusal ruh sağlığı Birliği) "İşyerinde Ruh Sağlığı" anketi, çalışanların %74'ünün işyerinde ruh sağlığı konuşmaları yapmanın uygun olduğuna inandığını ortaya koymuştur.
Ruh sağlığı farkındalığı konusunda eğitim oturumları ve kaynaklar sağlanabilir. Yöneticiler ve çalışanlar belirtileri nasıl tanıyacaklarını ve ruh sağlığı hakkındaki konuşmalara nasıl yaklaşacaklarını öğrenebilirler. Herkesin birbirini anlama ve birbirine yardımcı olma konusunda kendini güçlü hissettiği destekleyici bir ortam yaratılabilir. (ücretsiz kaynaklar ve rehberlik için NAMI Stigma Free Workplace' e göz atabilirsiniz)
Açık konuşmalar, kapsamlı eğitim, erişilebilir kolaylıklar ve düzenlemeler, çalışanların kendini değerli ve desteklenmiş hissettiği bir işyeri yaratmanın anahtarıdır. Bunu yaparak şirketler ekiplerinin refahını artırır ve uzun vadeli başarının temelini güçlendirir.
Ne yaşıyor olursanız olun, yalnız olmadığınızı ve yolculuğunuzda sizi desteklemek için ruh sağlığı çalışanları olarak hazır olduğumuzu bilin.