top of page

Terör Ortamında Ruh Sağlığımızı Nasıl Korumalıyız?

İnsan terör sonuçlu sürekli yoğun stres altındayken içindeyken şok, inanmama, öfkelenme, kaygı, kafa karışıklığı, çaresizlik, huzursuzluk, durgunluk ya da tersine hareketlilik hatta duygusuzluk gibi çeşitli tepkiler gösterir. Yani bireysel tepkiler bile tam olarak karışmış ve kriz halindedir, kişinin baş etme mekanizmaları çökebilir. Baş etme mekanizmalarının çöküşüne verilen yanıt endişe ve çaresizliktir. Endişe ve çaresizlik katlanılmaz düzeylere ulaştığında umutsuzluk depresif bir savunma mekanizması olarak karşımıza çıkar. Çünkü gelecekten kaygı ve endişe ile olumsuz olaylar beklemek yerine hiçbir şey beklememek daha güvenli gelir.


İnsan terör sonuçlu sürekli yoğun stres altındayken içindeyken şok, inanmama, öfkelenme, kaygı, kafa karışıklığı, çaresizlik, huzursuzluk, durgunluk ya da tersine hareketlilik hatta duygusuzluk gibi çeşitli tepkiler gösterir.

Araştırma sonuçları terör olayından sonraki ilk şok ve hemen ardından gelen yas hatta depresif duygulanımın sonrasında bile teröristlerin beklentilerin tersine çoğunluğun bu strese karşı metanetli olduğunu göstermektedir.

Hem bireysel hem de toplumsal olarak iyileşmeyi hızlandırmak için hepimizin sahip olduğu baş etme mekanizmalarımızı kullanmamız gerekiyor.


En önemlisi destek sistemlerimiz olan çekirdek veya geniş aile, dost gibi ilk halkadaki yakın çevre, sonra da bir dış halkadaki iş ve diğer arkadaşlar, sosyal medya kontaktlarımız ile bağımızdır. Korkuyu büyütmeden, tekrar travmatizasyon yapmayan paylaşımlar duygusal boşalımı sağladığı gibi yalnız olmadığının görülmesi, birlik olununca güçlenildiği hatta değişim için şans yaratacak umudu yeşerten kitlesel hareketler (bu bir yürüyüş ya da sadece olay anında yaralılar için kan toplamak için örgütlenme bile olabilir) için kaynak olacaktır.


Bilgi kirliliğine rağmen internetin doğru ve hızlı haber kaynağı olarak kullanımı, yakınlarınız ve sizin için güvenliğinizi sağlamanıza da yardımcı olabilir. Bundan daha doğal bir içgüdü, o yüzden de bir takım önlemler almanız kadar doğalı da yoktur.


Sadece hayatınızın tüm akışını değiştirecek kadar majör önlemler almayın. İşinize veya okulunuza gitmemek gibi idame ettirmesi güç ve daha da çaresiz bırakacak davranışları bir gün için bile yapmayın.


Olabildiğince normal rutininize geri dönün. Çalışmalar çalışan insanların daha az etkilendiği yönünde.


Sevdiğiniz ve stres attığınız aktivitelerinize çok kalabalık mekanları ve saatleri seçmemek kaydıyla devam edin. Yok ise yaratıcı hobiler edinin veya spora başlayın. İhtiyacınız olan bundan daha iyi bir zaman yok, şimdi vakti mi bu haldeyken ortam demeyin. Herşey iyi olduğunda zaten ertelersiniz ve vakti hiç gelmez. Ayrıca halen yapıyor olursanız daha da mutlu ve iyi olmanın bir zararı olmaz. Bireyin mutluluğu demek toplumun mutluluğu demektir.


Zaman zaman karmaşık duyguların gelmesinden dolayı kendinizi psikiyatrik tanımlar ile etiketlemeyin veya bunları hissettiğiniz için zayıflık ile suçlamayın. Her normal insan gibi kriz tepkileri veriyorsunuz, hepsi geçecek, araştırmalara güvenin.


Medya takip edip etmemek konusunda arada kalabilirsiniz. İçgüdülerinizi dinleyin, takip edip yorulduğunuzda ruhunuzu dinlendirecek kadar takibi bırakın. Olması gereken diye bir şey yok.


Beyninizin başlattığı bedenin fizyolojik yanıtını yavaşlatmak için meditasyon, nefes, yoga, namaz gibi dingin aktiviteler yapın.


Kültürel ve dini inanış ve uygulamalarınızı yeniden hatırlayın. Yalnız olmadığınız, bir koruma kalkanınızın olduğu ve kader inancı, kişisel mesuliyetinizi azaltıp kaygı ve korkuyu dizginleyecektir.


İnancınız yok ise mizah kaygının panzehiridir. Sizi güldürebilen arkadaşlarınızla konuşun, gündeme espritüel yaklaşan köşe yazarlarını, tv programlarını takip edin. Gülerken de düşünebilirsiniz, vurdumduymaz değilsiniz.

bottom of page