Yenidoğan bebeklere yapılan işkenceler hepimizin kanını dondurdu. 'Bir insan nasıl yapabilir?' diyor olabilirsiniz.
Sağlık çalışanları (doktor, hemşire, eczacı..) ve avukatlar, mesleklerini onurla uygulayacaklarına dair yemin ederler. Ama ya yemini eden bir antisosyal ise. Her meslekte meslek erbabının etik olanı olmayanı, iyi niyetlisi ard niyetlisi olabilir ancak bu sağlıkta oldu mu hepimiz için şok edici ve can yakıcı olur.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu (ASKB) denilince akla hep sosyal ilişkilerini sürdürmekte zorluk çeken, işi gücü olmayan, öz geçmişinde suça meyilli veya adli suç kaydı olan, agresif kişiler akla gelir. #antisosyalkişilikbozukluğu 'nun en sık bu tipinde kişiler davranışlarını ve tutumlarını gizlemek için çok az özen gösterir veya bu konuda çok az yeteneklidir. Ancak nadir görülen bir tipi daha vardır, yüksek zeka ile giden alt tipi.
Yüksek işlevli Antisosyal Kişilik Bozukluğu halk arasında yüksek işlevli sosyopat olarak adlandırılır. Başkalarını aldatma ya da manipüle etme konusunda oldukça yetenekli olabilirler. Genellikle çevrelerinde hoş, sıcak ve çekici kişiler olarak tanınırlar. Kendi isteklerini gerçekleştirmek için başkalarının sınırlarını veya haklarını ihlal etmekte bir beis görmezler ve istekleri doğrultusunda aldatma ve manipülasyonu ustalıkla ve farkedilmeksizin uygularlar. Başkalarına karşı merhamet ve empatiden yoksundurlar.
ASKB'nun belirtileri ve özellikleri şunları içerir:
• Esprili ve çekici davranma yeteneği
• İnsanları pohpohlama
• Diğer insanların duygularını manipüle etme becerisi
• Yasalara ve sosyal normlara uymamak
• Kendilerinin ve başkalarının güvenliğini göz ardı etme
• Yalan söyleme, hilekarlık, çalma veya dolandırma, kavgacılık
• Pişmanlık veya suçluluk göstermeme
• Sık sık kibir veya öfke gösterme
• Madde kötüye kullanımı ile ilgili sorunlar
Yenidoğan çetesinin de mensuplarının yüksek işlevli sosyopatlar olduğunu düşünüyorum. Çünkü para ya da herhangi bir nedenle yazılanların yapılabilmesi kalbiniz varsa mümkün değil. Sadece mağdur ailelerin değil hepimizin kalbi tuzla buz oldu. Suç ile antisosyal kişilik bozukluğunun bağı açık, psikiyatrist olmaya gerek yok. Ancak burada önemli olan kısım sadece aklımızın almadığı bir olayın nasıl mümkün olabildiğini anlamak, bir tanı koymak değil, ASKB'a bağlı davranışların olayı direkt mağduru olmayan bizler üzerinde etkileri.
ASKB'na bağlı davranışların mağdur bireyler dışında toplumsal etkileri de vardır. Sıklıkla o toplumunun üyelerini etkileşime girme konusunda endişelendirerek topluluk duygusunu zayıflattığı görülmüştür. Hukuk, sağlık ve yerel yönetimler gibi kurumlara olan güven azalır, eylemin yaşandığı bölgenin itibarı azalır ve ahlak ve toplum kavramları üzerinde olumsuz bir etki hissedilir.
Çoğu zaman, bir etki diğerleri için katalizör görevi görür ve zincirleme bir etki yaratır. Sık tekrarlanan ASB'na bağlı eylemler ve suçun cezasız kalması, suçun ve antisosyal eylemlerin toplum tarafından normalleştirilmesi ile sonuçlanabilir. Bir olayı gözlemleyenler bunun kabul edildiğine inandığı taktirde, gözlemcilerin davranışları tekrarlama olasılığının daha yüksek olduğu ve kendi kendini sürdüren bir döngüye sonuçlandığı örnekler ile gözlemlemiştir.
Bir anne, bir doktor, bir vatandaş olarak korkuyorum, güvensiz hissediyorum, öfkeliyim. Ancak bu öfke ayrıştırılan, birinine düşman edilen geride kalanlar için her türlü görüşten ve inanıştan bağımsız olarak bir araya geleceğimiz bir birleşme noktası. Bizi zayıflatan değil, güçlendiren, adalet isteyen, uyuyan hukuğu uyandıracak bir haykırış!
Ayrıca uyarmak isterim ki, para için hayatları hiçe sayan doktorlar algısı yine piyasa sürülebilir. Bunun önüne geçilmesi önemli, zira suçlu olan meslek değil. Bu algı oyunları hep oynandı, ve sonu maalesef sağlıkta çalışana şiddetle sonuçlandı.